Hamid/Hamd Makamına Ulaşan

Şanı Hamid Olan Peygamber

Dilinden dökülen hand inci mercan misali
Evrâd-1 ezkâr ile kullar bulur visâli
Gök kubbede hamdinin bulunamaz emsâli
Salat ve selam sana olsun “Hazret-i Hâmid”
ismini yad eyleyen gönülde yasanır ıyd

Alemlerin rabbi olan Allah’a hamd olsun. Hz.Muhammed (s.a.v)’e aline, asabına ve ehl-i, beytine salat ve selam olsun.

Hiç kimsenin layık olamadğı bir şekilde Rabnine hamd eden alemlerin Efendisi türlü türlü senalarla Allah’u Teala’ya hamd etti. Yaratılmışların hiç biri O’nun hamd makamına ulaşamadı, güç yetiremedi. O’nun Rasulullah Efendimize “Hamid” denildi. O yüce Hakk’a en kamil manada hamdedici idi. Hamd kapısını en geniş şekilde Mevla O’na açtı dilinde daim hamd zikri olduğu için “Hamid” ismi cihana nurlar saçtı.

Mustafa Taki Efendi’nin “Tarihî Nur-1 Muhammedî” adlı eserinde Peygamberimizin nurunun yara-

tılışını ve Yüce Rabbine hamdini şöyle anlattı:”Allahu Teâlâ Hazretleri hiçbir şeyi yaratmadan

yüz binlerce yıl önce, zâtının nurundan ezeli sevgilisi Hazret-i Muhammed (s.a.v.) Efendimizin nuru mübinini yarattı. Bu nur Rabbimizin sonsuz irade-i sübhaniyesi mucibince, keyfiyeti ancak ilmi ilahîce bilindiği veçhiyle devri tavaf edip durdu. O vakit, levh, kalem, cennet, cehennem, yer, gök, insan, cin ve melek mevcut değildi. O mübarek nur, secde ile emrolundu. Allah’ın dilediği kadar yüzlerce seneler tesbih ederek, hamd ederek secdede kaldı. Cenâb-ı Allah bütün ilimlerle O’nu donattı. Onikibin hicabı tesbihlerle binlerce sene kalarak geçti.

Ondan sonra;

Şefaat deryasında Rabbî, Rabbî,

Nasihat deryasında İlahî, İlahî,

Şükür deryasında Seyyidî, Seyyidî,

Sabır deryasında Ya Ehad, Ya Ehad,

Sehavet deryasında Ya Vâhid, Ya Vâhid,

Kanaat deryasında Ya Azîm, Ya Azîm,

Muhabbet deryasında “Subbûhun, Kuddûsün,

Ya Allah, Ya Kerîm,

Tesbihatlarıyla binlerce seneler zikretti, Yüce Rabbine hamdetti.”

Kutlu doğum gerçekleşip, dünyayı teşrif ettiği zaman yine secdeye kapandı. “Elhamdülillâhi hamden kesiran/ Allah’ a çok çok hamd olsun.” dedi. Secdede iken ümmetini diledi.

ihramcızâde İsmail Hakki Efendi, “Yâre Yadigar” isimli Mevlid-i Serifinde bu hali şöyle tavsif etti:

Tıfl-ı mesud alehyisselâm

Geldi dünyaya neşretti selâm

Ve hem anda andı ümmetlerini

Huda’ ya arzetti minnetleri

Koyup başın yere secde eyledi

Cihân pürnur oldu felek oynadı

Doğunca aksırdı dedi elhamdü lillah

Mevlid-i müfehham ol Rasülullah