Övgüye en çok layık olan Allahu Teâlâ, Peygamberimize “Muhammed” ismini vermekle övdürdü ve sevdirdi.
Yer gök yaratilmadan önce, âlemlerin Rabbi olan
Yüce Allah (c.c.) kendi isminin yanına yakıştırdı ismini. “La ilâhe illalläh Muhammedü’n Rasûlulläh” yazdi ilk önce kalem. Arş-ı a’lada bu mübarek levha ışığıyla gözleri kamastirdi. O’nun hürmetine yaratildi cümle âlem. Ruhlar, melekler Hz. Âdem ve diğer Peygamberler ismini mustuladi gelecek nesillere, hepsi “O gelecek” dedi. Hz. Âdem cennetten çıkarılınca, evladindan “Muhammed” in adının hümetine bağışlandı, affedildi.
“Annesi Amine Hatun alemin incisini taşırken rüyasında şöyle denildi:
“Bütün yaratılmışların üstününe hamilesin. Evladın dünyaya gelince adını Muhammed koy.”
Dedesi Abdulmuttalip de bir rüya görmüstü.
Rüyasında arkasından çıkan bir gümüş zincir dört bölüğe ayrıldı. Bir bölüğü semaya yükseldi, bir bölüğü yere girdi. Bir bölüğü doguya, bir
bölüğü batıya gitti. Her yanı bu gümüş zincir kusattı Sonra zincirler geri geldi, bir ağaç şeklini aldı Her yaprağından nurlar saçıldı. Bunun üzerine doğudakiler ve batıdakiler o ağaca tutundular. Rüyasını anlatınca tabirci şöyle yorumladı: “Senin neslinden bir çocuk gelecek ve Peygamber olacak, doguda ve batida yasayanlar O’nun getirdigi dine tâbi olacaklar. Yerdekiler ve göktekiler O’nu cokça övecekler.”